Köşe Yaızı

Semadirek Adası (Samothraki)

Semadirek Adası (Samothraki)

M.Metin ÖZVER- Semadirek adası Saros Körfezinin her yerinden görünebilmektedir. Özellikle Enez’in tam karşında olması sebebiyle ufuk çizgisinin açık olduğu havalarda ada net olarak Keşan’dan bile görülebilmektedir. Semadirek adası Enez’e 18 mil uzaklıkta ,Dedeağaç’a 30 mil uzaklıkta yer almaktadır.


Adanın tarihçesine baktığımızda Yapılan kazı çalışmaları sonucu tarihi kalıntıların adanın tarihinin M.Ö 5.500 yılına kadar dayandığı ve adaya M.Ö 1.500 yılında Trakyalıların gelerek bugünkü Chora köyüne yerleştikleri
bilinmektedir.
Ada sırasıyla Persler, Makedonlar ve M.Ö 168’de Romalılar tarafından fethedilmiştir. 1204 yılına kadar Bizanslıların kurallarının geçerli olduğu ada sonrasında 1430 yılında Cenovalı Gattilusi ailesinin hakimiyetine 1457 yılında ise Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Muhteşem Yüzyıl dizisinin bir sahnesinde Padişah Kanuni Süleyman Semadirek adasından gelen misafirlerimiz var diyerek sarayında konuk ettiğini izlemiştik.
Osmanlı döneminde yüksek dağ silüetine uyumlu bir isimle ‘Semadirek’şeklinde adlandırmıştır.Ege Denizi’nin en yüksek adasıdır.
Ada yüksekliği 1628 metre olduğu için Yunanlılar Fengari Dağı ‘Ay Dağı’ adını vermişler. Biz Semadirek,Yunanalılar Samothraki adını vermişler. Bizim bölgemizde Semadirek adasına bir çok isim verilmiştir. Uyuyan Güzel silüeti,
Hamile Kadın Silüeti, Ay Dağı Silüeti, Anam Semadirek bağırıyor dediğinde; Yağmurun çok şiddetli yağacağını
veya kışın çok sert geçeceğinin habercisi olacağını söyler.
Bölgede yaşayan ve turizm amaçlı gelen herkes adanın görüntüsü olmadan resim çekilmek istemez. Resimlerimizde adanın görünümünü arkamıza alırız. Herkes adayı merak eder. Ben ve ailemde adayı merak edenlerden biriydik.
Enez’de Sivil Toplum Örgütü olarak çalışan Kartopu Derneği ile adaya turistik bir gezi yaptık. Kartopu Derneği her yıl Adaya gezi programı düzenlemektedir. Enez, Keşan ve İpsala’dan yolcularımızı alarak, sınır kapısından geçerek Dedeağaç’a vardık. Dedeağaç’tan yaklaşık 2,5 saat sürecek yolculuğumuz başladı. Feribotta Türkçe konuştuğumuzu fark eden  temizlik görevlisi. Kendisinin de Türk ve Gümülcineli olduğunu söyledi. Feribotta Avrupalı gençler var. Sırt çantalı nereli olduğunu sorduğumda Fransız, Alman olduklarını ve adada çadır kurarak tatil yapacaklarını ifade ettiler.  Adaya vardığımızda aracımız ile kalacağımız tatil köyüne hareket ettik. Adanın yerleşimi güneye bakıyor. Kalacağımız yere giderken gördüğüm manzara bana Maşukiye’yi hatırlattı. Bizim taraftan bakınca adanın taşlık olduğu görülüyor. Adanın alt tarafları sık ormanlarla kaplı.
Hotele yerleşme işinden sonra, rehber eşliğinde adayı gezmeye başladık. Öncelikle tarih kalıntıları olan ören yerlerini 5 euro vererek gezdik. Adanın tarih kalıntılarını çok güzel korumuşlar. Şelaleye gitmek için 45 dakika yürüdük. Şelalenin döküldüğü yerde bir göl oluşmuş. Adanın doruk noktasından karların erimesi ile oluşan suya giren herkes hasta oldu. Şelaleye giderken kekik, bizde güve otu denir. Buğday tarlası gibi uçsuz bucaksız güve otu var. Hanımın Abisi ile dönüşte toplarız dedik. Dönüş yolunda güve otlarını toplamaya başladık. Ben bir çuvala yakın topladım. Otobüse vardığımda şoför ben bunları alamam diyerek almak istemedi. Bende bu güve otlarının sahibinin kim olduğu söylersin diyerek anlaşmaya sağladık.


Bizim Şirince’ye benzeyen Kora köyüne gittik. Köy çok güzel ve turizm için ne varsa yapılmış. Dinlenme ve yemek yeme yerleri var. Köy dağın yamacına kurulmuş ve doğal halini korumuşlar .Yemek için bir lokantaya gittiğimizde mutfağına doğru yöneldiğimde sahibi no diyerek bakmamamı istemedi. Bende burada yemek yemiyoruz diyerek ayrıldık. Başka bir lokantada öğle yemeğimizi yedik. Adada o gün için 60 bin keçi ve nüfusunun da 2.500 kişi olduğunu söylediler. Öğlen menüsünde keçi dolması, akşam işe keçi pirzola yemen gerekiyor. Öğlen yemeğinden sonra, dondurmamızı da yiyerek Kora köyünden ayrılıyoruz. Hotele geldiğimizde plaja gitmek için hazırlık yaparak gittik. Deniz derin ve çok temiz. Gölgelik ve şenzlonglar bir yiyecek ve içecek şartıyla ücretsiz.
Akşam yemeğinde menüye baktığımda balık yemek istediğimde tercümanlık yapan tatil köyünün Türk elektrikçisi İrfan yiyebilirsin fakat, balıklar Kumkapı deyince keçi pirzola yemek zorunda kaldık.
Ertesi gün dönüş yolun geçince adanın merkezi gezmeye başladık. Alışveriş yerleri gezerken adaya ait ürünler alma isteği oluştu. Bir dükkana girdiğimizde sahibi nereli olduğumuzu sorunca .bende nereliye benziyoruz dedim. Bulgaristanlıya benziyorsunuz, Ben Türk deyince bayan burun büktü. Arkadaşlara çıkıyoruz diyerek dükkandan kimse alış veriş yapmadı. Adalılar tişört bastırmışlar. Tişörtün ön kısmanda keçi arkada ise helikopter böceğinin amblemi var. Keçiyi anladım da helikopter böceğine dahi sahip çıkmışlar. Ağustos ayının ilk haftasından sonra helikopter ve uğur böcekleri Enez sahillerine akın ederler. Helikopter böceklerini sivri sinekleri yedikleri için dört gözle gelmelerini bekleriz.

Feribota binmeden önce ,öğlen yemeği için lokantaya gittik. Herkes köfte ben güveçte karides siparişi verdim. Yemekleri afiyetle yedik ve dönüş için feribota bindik. Feribot hareket ettikten sonra bir mide bulantısı ve tahliyebaşladı. Dedeağac’a gidene kadar istifra devam etti. Feribot koltuklarında uzun uzun yatmak zorunda kaldım. Dedeağaç’a vardığımızda bir eczaneye giderek ilaç alalım dedik siestaya denk geldi. Arkadaşlar şehri gezelimdedikleri için ben parkta bank üzerinde yattım. Yediklerimi çıkardığım için bir süre sonra kendime gelerek arkadaşlarla beraber şehir gezisine katıldım.Şehir gezisinden sonra aracımız ile Ülkemize giriş yaparakevlerime geldik.
Uyuyan güzele, hamile kadına, ay dağına selam olsun. Güzel ada her gün evimizin camından, balkonundan seni izleyeceğiz. Senin bağrışlarınla yağmur ve kışın gelişinin haberini bekleyeceğiz. Hoşça kal.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL