Karakuş “Artık geçinemiyoruz”
Topkan “Yenidoğan Çetesi’nin sorumluları sağlık emekçileri değil, gözlerini para hırsı bürümüş hastane sahipleridir”
ERDOĞAN DEMİR
Keşan’a bir dizi ziyaret için Keşan’a gelen TÜMBEL-SEN- KESK MYK üyesi Erdal Karakuş, SES MYK Üyesi Deniz Topkan, Edirne Eğitim Sen- Yönetim Kurulu üyeleri Aydın Yıldırım , Bayram Baki, Keşan Eğitim Sen Yönetim Kurulu üyesi Emre Arslan dün gazetemizi ziyaret etti.
Ziyarette gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Erdoğan Demir ve Gazetemiz Editörü Mehmet Aytaç ile görüşen heyet, 30 Kasım’da Ankara’da yapılacak miting ve Yenidoğan Çetesi ile ilgili olarak açıklamalarda bulundu.
İlk olarak konuşan TÜMBEL-SEN- KESK MYK üyesi Erdal Karakuş, şunları söyledi. “Çalışma yaşamında içinde bulunduğumuz durum, artık tahammül ötesi bir sınıra doğru sürüklenmiş durumda. Türkiye de bir kere işsiz gençler iş bulamama durumunda.
TARIM VE KÖYLÜLÜK BİTİRİLDİ
Karakuş, en önemli okulları bitiren öğrencilerimiz yurtdışına çıkmak zorunda kaldıklarını belirterek, “Beyin göçü yaşanıyor, bir diğer tarafta tarım ve köylülük bitirildi. Tarım arazileri imara açıldı, bunun dışında biz artık gıdayı sağlıklı ürünleri çok daha pahalı yemeye başladık. Barınma korkunç bir külfet haline geldi. Bir ev almayı bırakın, bunu çoktan kaybettik. Ama artık bir evin içerisinde kiracı olmak gibi bir maaşın sınırını geçmiş durumda.” dedi.
ÜNİVERSİTEYİ KAZANAN ÖĞRENCİLER KAYIT YAPTIRAMIYOR
Bir üniversite öğrencinin ailesine maliyetinin aylık 20 Bin TL olduğuna vurgu yapan Karakuş, “Artık çocuklar üniversiteyi kazanıyorlar, kayıt yaptıramıyorlar. En son bu Yenidoğan çetesinde yaşandığı gibi, eğitim sektörü, sağlık sektörü bunların tümü buralar bir piyasa terk edildiği için piyasa mantığıyla yönetildiği için çocuklarımızın canı güvende ne de eğitimde çocuklarımızın geleceği güvende.
YEREL YÖNETİMLERE TASARRUF TEDBİRİ DAYATMASI
Karakuş, yerel yönetimlere tasarruf tedbiri adına bambaşka şeyler dayatıldığını belirterek açıklamasına şöyle devam etti. “Tasarruf tedbirleri paketi adı altında belediyeler resmen kilitlendi. Çalışamaz hale geldi. Kreşleri kaldırın, servisleri kaldırın, temsil ve ikram giderleri adı altında, belediyeler festival yapamayacaklar. Onları da kaldırdı, belediye ne yapacak. Emekli olan kadar personel alacaksın garip bir şey söylüyorlar. Türkiye nüfusu artıyor, Türkiye’nin memur ihtiyacı da artıyor. Liyakatlı bir sistemle sen daha fazla adamı çalıştırman gerekirken çok daha az sayıda bu işi götürmeye çalışacaksın. Hele bu servisleri kaldırılması tam bir fecaat. İstanbul’da hangi memur nasıl işe gitsin bu saatten sonra. Kamu hizmetleri aksayacak, kamu hizmetleri daha da sıkıntılı hale gelecek. Bu iktidar hazine ve maliye bakanlarını 2 yılda bir değiştirir. Düşük faizden yeryüzünün en yüksek faizine kadar bir sürü garip ekonomik paket uygular.”
EN FAZLA FAİZ ÖDEYEN ÜLKELERİN BAŞINDA GELİYORUZ
Türkiye’nin dünyanın en fazla faiz veren ülkelerin başında geldiğini belirten Karakuş “Bunun faturasını da yoksullara kesiyorsun. Son yerel seçimlerde halkın tepkisi de şunu gösterdi. Artık bu ülkede geçinemiyoruz. Artık açlık tehlikesi ile karşı karşıyayız. İnsanlar mutfağına, buzdolabına peynir, zeytin almak bile mesele haline geldi. O yüzden bu gidişata dur demek açısından çok kuvvetli demokratik bir baskı kurmaya çalışıyoruz. Sendikaların görevi bu, sendikalar baskı kurar. Tüm kamu ve işçi sendikaları olarak halkımızı Ankara’da 30 Kasım’da düzenleyeceğimiz mitingimize davet ediyoruz. Orada kuvvetli bir ses çıkarmaya çalışıyoruz. Tüm kamu emekçilerini, halktan, emekten yana bütçe talebini yükseltmeye, yoksulluğa karşı mücadele birleşmeye 30 Kasım 2024 Cumartesi günü Ankara’da düzenleyeceğimiz mitinge davet ediyoruz. “dedi.
TÜRKİYE’NİN % 1 BÜTÇENİN % 20’SİNİ CEBİNE İDNİRİYOR
Karakuş, Yılbaşından sonra emekli maaşlarına ve asgari ücrete zam geleceğini de hatırlatarak; “Türkiye’de çalışan ve emekli memurlar, aileleri ile birlikte 25 milyon, asgari ücretle geçinenler 36 milyon, emeklilerle beraber toplayın bunların bizzatı 65-70 milyonu biziz. Türkiye’nin en büyük ailesiyiz. Bunun dışında hiçbir gelirimiz yok. Ortak bir eylem birliği, söz birliği haline gelmek zorundayız. Bu gelir adaletsizliğindeki eşitsizlik çok daha büyük boyutlara gelecek. Türkiye nüfusunun % 1’i zengin kalantor dediğimiz kesim bu ülkenin kaynaklarının % 20’sini cebine indiriyormuş. Bütçenin % 20’sini cebini indiriyormuş.
30 KASIM’DA ANKARA’DA BULUŞALIM
Eskiden tek başına bir memurun bir aileyi geçindirebildiğine vurgu yapan Karakuş açıklamasını şöyle tamamladı.” Emekli olduğu zaman bir araba ev allabilirdi. Şu anda bir emekli ikramiyesi ile 2.el bir araba alınamaz duruma geldik. Dolayısıyla geçinemiyoruz diyoruz. Yoksulluğa karşı birleşelim ve mücadele edelim diyoruz. 30 Kasım’da Ankara’daki mitinge bekliyoruz ”
Karakuş’tan sonra söz alan Sağlık Emekçileri Sendikası MYK Üyesi Deniz Topkan’da bir açıklama yaparak, Yenidoğan Çetesi ile ilgili görüşlerini dile getirdi.
Topkan’ın açıklaması da şöyle;
TALEBİMİZ HALKIN VERGİLERİNİN KAMUSAL ALANA YANSIMASIDIR
Topkan, Keşan’da olmaktan ve sizlerle tanışmak bizleri mutlu ediyor diyerek açıklamasına şu sözlerle başladı. “Tabi Erdal hocamın ifade ettiği gibi 30 Kasım’a giderken bütçe ile ilgili miting düzenliyoruz. Bizim mitingteki birinci taleplerimiz ne bu halkın vergilerinin kamusal alanlara yansımasıdır. Sağlığa, eğitime, yerel yönetimlere ve halk için bütçeden halkın kullanabileceği bir ortama dönüşmesi” şeklinde konuştu.
BÜTÜN KAMUSAL ALANLAR ÖZELLEŞTİRİLDİ
2002 yılında AKP iktidarın gelmesi ile beraber, sağlıkta dönüşüm programı diye bir program ortaya konulduğu belirten Toplan; “ Bütün kamusal alanlar özelleşmeye başladı. Sağlık şu an kamusal bir hizmet gibi görünse de, özellikle sağlık ocaklarının özelleştirilmesi yeni hastanelerin açılması ve özel hastanelerin teşvik edilmesiyle, sağlıkta insanların sağlığa ulaşım noktasındaki sıkıntılar artmaya başaldı. İnsanlar bugün kamu hastanelerine gittiği zaman ne ile karşılaşıyorlar. 5 dakikada muayene olabilme, randevu bulamama, radyoloji, röntgen, tomografi, emar çekileceği için aylar sonrasına gün verilmesi, bir ameliyat için ciddi anlamda günler ya da haftalar verilmesi, ameliyat ücretleri alınması, beraberinde özelleştirmeyi de doğurdu. Bugün geldiğimiz noktada, bugüne kadar SGK’dan yüklü miktarda faturalandırılıp özel hastaneler aracılığı ile çekilmesine rağmen bugünkü kar hırsı, daha fazla kazanma hırsı, insan bedenine de ne yazık ki ölümlere de neden olmakta. Özellikle çetelerin oluşturmuş olduğu sistem ne kamu hastanesine gidiyorsunuz, hastanızı gösteriyorsunuz, biz de yoğun bakım servisi yok. Yoğun bakım servisleri dolu olduğu için başka bir yere sevk ediliyor. Burada bu çeteler devreye giriyor. 112 size bir yoğun bakım ünitesi bulma ile ilgili ve yükümlü. Buradaki ekipler, ne yapıyorlar diyorlar ki şu hastanede yoğun bakım ünitesi boş. Sizi oraya gönderiyorlar. Yoğun bakım üniteleri 26 güne kadar SGK bunun ücretini karşılıyor. Yoğun bakım ünitelerinde yapılan işlemi, verilen tedaviyi, hangi işlemlerin yapıldığını bilmiyorsunuz ama yüklü miktarda SGK’dan karşılanıyor. Tam da burada çeteler beraberinde nedir? Siz bir bebeği 2 günlüğüne yoğun bakıma yatırmıyorsunuz 20 günlüğüne yakın yoğun bakımda yatırdığın zaman, hastene enfeksiyonu da dahil olmak üzere bir çok hastalıkla bebekler baş edmiyorlar ve hayatlarını kaybediyorlar. Burada esas gerekçe şu, hiçbir sağlık emekçisi hiçbir hekim insanın hayatını riske girmez ya da öldürmek için uğraşmaz. Biz pandemide de gördük, depremde de gördük. 1 dakika bile olsun, bir insanı yaşatabilmek için yoğun çaba sarf eden sağlık emekçileri değildir bunun sorumlusu. Kar hırsı ile bir hastaya meta gözüyle baktığınız noktada bu ölümlerin de ne yazık ki müsebbibi olmaya başlıyor.” Dedi.
BAŞKA BİR ÜLKEDE BUNLAR OLSA BAKANLAR İSTİFA EDER
Topkan Eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, hastaneler patronu Fahrettin Koca’nın da bugüne kadar da sağlık bakanlığı da yapmış insanlar olduğunu dile getirerek açıklamasını şöyle sürdürdü.
“Eski İstanbul Sağlık İl Müdürü şimdi ki yeni sağlık bakanımız, bugüne kadar denetlenmeyen, bunlara yönelik herhangi bir girişimde bulunmayanlar aynı zamanda bunun sorumlusudurlar. Başka bir ülkede böyle bir skandal olursa bakanlar istifa ederler, ama bizde halktan özür dileme ihtiyacı bile duymuyorlar. Denetlenmeyen kurumlar ve beraberinde para kazanmak için sarf edenler, insan ölümüne de sebebiyet veriyorlar. Bebek ölümlerinin sebebi bunlardır. Ama bugüne kadar 5-6 kişiyi yakalayarak, 3-5 hastaneyi kapatarak, bu sorunları da çözemezsiniz. Siz kamu hastanelerini güçlendirip, tüm geliri ya da vergiden ayrılan payı buralara aktarmak zorundasınız. SGK’larla olan bütün o anlaşmalarını iptal etmek zorundasınız. Siz özel hastane diyorsanız özel olarak işlerine devam etsin.”
HASATNELERDEN GELEN VERGİLERİ KAMU HASTANELERİNE AKTARIN
Topkan son olarak burada gelen geliri özle hastanelere aktaracağınıza kamu hastanelerine aktarılmasını belirterek açıklamasını şöyle tamamladı “3-5 hastaneyi kapatıp, 3-5 kişinin yaptığı işi bütün emekçilere yükleyemezsiniz. Sağlık Bakanlığı özel hastanelere kayyum atamalısınız. Buradaki sağlık emekçilerini, suçu olmayan sağlık emekçilerini bir gecede işsiz bırakılmamalı. Bu hastaneleri yine bir kamu hastanesi olarak işletip oradaki sağlık emekçileri ile bu süreci götürmeli ve bu işlemi yapanlar bir an önce açığa çıkmalı. Bu açığa çıkarılan çetelerde gerekli yargılamaları yapılmalı. Ama bir sağlık sektörünü 3-5 kişiye özel patronlara da feda etmemeli bu ülke. Tüm bu olanlar için 30 Kasım’da Ankara’da düzenleyeceğimiz bu mitinge tüm herkesi bekliyoruz”
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)