Köşe Yaızı

İsrail-İran Savaşı’nda Trump tarafsız mı?

İsrail-İran Savaşı’nda Trump tarafsız mı?

Ortadoğu’da bitmeyen savaş

ERDOĞAN DEMİR      

Ortadoğu, yine alevler içinde. Bu coğrafya, bir kez daha büyük güçlerin çıkar hesaplarının gölgesinde yanıyor. İsrail ve İran arasındaki gerilim her geçen gün tırmanıyor. Sadece askeri değil, siyasi, psikolojik ve toplumsal bir savaş bu. Ne yazık ki bütün bunlar olurken, dünyanın önemli bir kısmı ekran başında bu korkunç gelişmeleri adeta bir dizi senaryosu gibi izliyor. Görüntüler kanıksanıyor, şiddet sıradanlaşıyor.

Ortadoğu’da yaşananlar artık yalnızca diplomatik satranç oyunları değil; aynı zamanda insanlık vicdanının test edildiği bir süreç. Her gün ekranlara düşen görüntüler; yanan evler, ağlayan çocuklar, toprağa sarılı bedenler, ve “vurduk, yok ettik, kazandık” diye yapılan açıklamalar. Bu açıklamalar artık o kadar mekanik, o kadar propagandist ki, insan hayatının değeri sayılarla ölçülüyor.
Biz bu kadarını öldürdük, onlar şu kadarını vurdu.”
Bir savaşın sonucu değil, bir spor müsabakasının skoru sanki.

DEVLETLERİN GÖVDE GÖSTERİSİ, HALKLARIN MEZARLIĞINA DÖNÜŞÜYOR

İsrail’in Netanyahu liderliğindeki şahin yönetimiyle İran’ın Hamaney önderliğindeki ideolojik devlet aklı, bölgede adeta karşılıklı bir meydan okuma yarışına girmiş durumda. Ve bu yarışta en ağır bedeli yine ne ordular ne karar vericiler ödüyor; bedeli sıradan halklar, çocuklar, siviller ödüyor.

Her iki taraf da güç gösterisinde bulunurken, bir kez olsun barış ihtimalinden söz etmiyor. Çünkü bu savaş, yalnızca güvenlik gerekçeleriyle değil; iktidarları içeride tahkim etme stratejisiyle de yürütülüyor. Dış tehdit, iç baskıyı unutturur hesabıyla…

AMERİKA’NIN SESSİZLİĞİ VE ÇİFTE STANDARDI

ABD Başkanı Donald Trump, bu çatışmanın ilk günlerinde dikkat çekici bir şekilde sessiz kaldı. Ancak bu sessizlik çok geçmeden yerini Ortadoğu’ya donanma gönderme kararına bıraktı. Bu tutum, dünyaya verilen şu mesajla eşdeğerdi.

Trump’ın “İran semalarında tam kontrol bizde” açıklamasındaki “biz” vurgusu dikkat çekiyor. Bu “biz”, sadece İsrail mi, yoksa ABD de bu savaşın içinde mi sorularını gündeme getiriyor.
“BEN TARAFSIZ DEĞİLİM. TARAFIM İSRAİL.”

Dahası, kendi istihbarat birimlerinin İran’da aktif bir nükleer tesis bulunmadığı yönündeki raporlarına rağmen, Trump kamuoyunda hâlâ “İsrail İran’daki nükleer tesisleri vuracak” söylemini sürdürerek kendi halkına da çelişkili bir söylem dayatıyor.

Bu, yalnızca bir diplomatik tutarsızlık değil, uluslararası hukukun ve etik sorumluluğun da çiğnenmesidir. Bir süper güç, gerçeği bilmesine rağmen savaşı kışkırtıyorsa, yalnızca bölgedeki yangını büyütmekle kalmaz, tüm dünyayı ateşe atar.

TÜRKİYE’NİN TAVRI: DENGEDE AMA EKSİK

Türkiye, İsrail’in sivil hedeflere yönelik saldırılarını kınayan açıklamalar yaparken, ABD’nin bu çatışmadaki rolüne karşı beklenen sertlikte ses çıkaramıyor. Diplomatik dengeler elbette önemlidir, ancak insanlık dramı karşısında sessizlik, diplomatik stratejiden çok ahlaki zafiyet olarak algılanır.

SAVAŞIN SESSİZ ORTAĞI: TOPLUMSAL KAYITSIZLIK

En az savaş kadar tehlikeli olan başka bir durum daha var: Toplumların duyarsızlaşması.
İnsanlar işten eve döndüklerinde yorgunluk çayıyla birlikte savaş görüntülerini izliyor.
Bugün kaç kişi öldü?”
Basit, soğuk, alışılmış bir bilgiymiş gibi…

Bu, yalnızca savaşın vahşeti değil; belleklerin de felç olmasıdır.
Görüntüye bakıp hissetmemek, ses duyup duymamış gibi yapmak, çağımızın en derin hastalığı haline geldi. Sosyal medyada birkaç saniyelik tepkiler, bayraklar, sloganlar, ama ertesi gün yeni gündem…

BARIŞ BİR LÜKS DEĞİL, ACİL BİR ZORUNLULUK

Bu savaş ne ilk ne de son olacak, eğer dünya hâlâ tarafgir bakış açısıyla, çıkar hesaplarıyla bu meseleye yaklaşıyorsa. Ama en azından tarihe şunu not düşmek zorundayız:
Barışı konuşmayan her lider, savaşı körükler.
Sessiz kalan her toplum, şiddete onay verir.
İzleyen herkes, bir gün o savaşın ortasında uyanabilir.

Savaş sadece uzaklarda değil. Bir sabah kapımızı çalabilir. Ya da çocuklarımıza sadece matematik değil, “neden insanlar birbirini öldürür?” sorusunu da anlatmak zorunda kalabiliriz.

SON SÖZ:

Biz susarsak savaşlar büyür.
Biz görmezden gelirsek suçlar çoğalır.
Biz tepki göstermezsek, sıra bize de gelir.

Ortadoğu’da yaşanan bu yangın, bizim sınırlarımızın ötesinde gibi görünse de, aslında insanlığımızın tam merkezinde yanıyor.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL